Sayfa Sayısı: 915 (Küçük Punto)
Baskı Yılı: 2014
Çeviri: Can Sevinç
Yayınevi: Akılçelen Kitaplar
Goodreads Puanı: 4.63/5
Son Issızlık’tan önceki günlerin özlemini çekiyorum.
Elçiler’in bizi terk etmesinden ve Parlayan Şövalyeler’in bize karşı dönmesinden önceki çağın. Dünyada hâlâ büyünün ve insanoğlunun kalbinde de onurun olduğu zamanın...
Dünyayı ele geçirdik ve sonra da onu kaybettik. Görünüşe göre insan ruhu için hiçbir şey zaferin kendisinden daha zorlu değil. Yoksa o zafer, en başından beri bir aldatmacadan başka bir şey değil miydi? Onlar ne kadar zorlu savaşırsa, direnişimizin de o kadar güçlendiğini mi fark etti düşmanlarımız? Belki de ısı ve çekicin sadece daha kaliteli kılıçları mümkün kıldığını gördüler. Ama çeliği yeteri kadar uzun bir süre boyunca bırakırsan, eninde sonunda paslanıp gider. İzlediğimiz dört kişi var. Birincisi hekim, tıbbı bir kenara bırakıp içinde bulunduğumuz dönemin en vahşi savaşında bir asker olmaya zorlanmış. İkincisi öldürürken ağlayan bir katil, bir suikastçı. Üçüncüsü yalancı; bir hırsızın kalbinin üstüne bir âlimin cüppesini giymiş genç bir kadın. Sonuncusu ise bir yüceprens, yani savaş açlığı tükenirken gözleri geçmişe açılmış olan bir savaş beyi.
Dünya değişebilir. Dalgabağlama ve Kırıkkullanma geri dönebilir; antik çağların büyüleri tekrar bizim olabilir. Bu dört kişi bunun anahtarı.
Bir tanesi bizi kurtarabilir. Ve bir tanesi de bizi yok edecek.
YORUMUM
Son Issızlık’tan önceki günlerin özlemini çekiyorum.
Elçiler’in bizi terk etmesinden ve Parlayan Şövalyeler’in bize karşı dönmesinden önceki çağın. Dünyada hâlâ büyünün ve insanoğlunun kalbinde de onurun olduğu zamanın...
Dünyayı ele geçirdik ve sonra da onu kaybettik. Görünüşe göre insan ruhu için hiçbir şey zaferin kendisinden daha zorlu değil. Yoksa o zafer, en başından beri bir aldatmacadan başka bir şey değil miydi? Onlar ne kadar zorlu savaşırsa, direnişimizin de o kadar güçlendiğini mi fark etti düşmanlarımız? Belki de ısı ve çekicin sadece daha kaliteli kılıçları mümkün kıldığını gördüler. Ama çeliği yeteri kadar uzun bir süre boyunca bırakırsan, eninde sonunda paslanıp gider. İzlediğimiz dört kişi var. Birincisi hekim, tıbbı bir kenara bırakıp içinde bulunduğumuz dönemin en vahşi savaşında bir asker olmaya zorlanmış. İkincisi öldürürken ağlayan bir katil, bir suikastçı. Üçüncüsü yalancı; bir hırsızın kalbinin üstüne bir âlimin cüppesini giymiş genç bir kadın. Sonuncusu ise bir yüceprens, yani savaş açlığı tükenirken gözleri geçmişe açılmış olan bir savaş beyi.
Dünya değişebilir. Dalgabağlama ve Kırıkkullanma geri dönebilir; antik çağların büyüleri tekrar bizim olabilir. Bu dört kişi bunun anahtarı.
Bir tanesi bizi kurtarabilir. Ve bir tanesi de bizi yok edecek.
YORUMUM
Belki bilen bilir Epik Fantezi serileri arasında Zaman Çarkı gibi bir efsane vardır. Her kitabı 800-900 ortalaması olan 6. kitabı 1200 sayfaya ulaşan 14 kitaplık bir seridir. Zaten bu yüzden efsanedir. O kadar derin konuları vardır ki karakterin kaşını kaldırması bile bir entrika olarak kabul edilir. Kendi başına ayrı bir dünyadır. İşte bu seriyi bitirdikten sonra bir daha böyle bir kitap okuyabileceğimi sanmıyordum. Diğer tüm kitaplar artık sıradan ve basit geliyordu.
Taa ki Brandon Sanderson ile tanışına kadar. Fırtınaışığı Arşivi işte böyle derin kompleks ve apayrı bir dünya. 10 kitaplık bir seri. Ben bu yazıyı yazarken ilk iki kitap türkiyede yayınlandı. 3. kitap ise yurtdışında çıktı, çevrilmesini bekliyoruz. Farkında mısınız bilmiyorum ama şuan bir efsane yazılmasına tanık oluyoruz.
İlk kitap Kralların Yolu bir giriş kitabı. Ne? dediğinizi duyar gibiyim. Evet 915 sayfalık küçük puntolu (artık normal puntoda bin kaç sayfaya geliyor siz düşünün) bir giriş kitabı. Ama bu demek değildir ki ilk kitap önemsiz. Hayır efenim gerçekten çok önemli bir kitap. Evreni ve karakterlerimizi bu kitapta tanıyoruz. 3 ana bölüm 3 tanede ara bölümden oluşuyor kitap. Ana bölümlerde 3-4 ana kahramanımızın ağzından gelişiyor olaylar. Ara bölümler ise evrenin o anki durumunu daha iyi anlamamıza ve büyük resmi görmemize yarıyor. Dedim ya kompleks, bir yere sıkışıp kalan bir kitaplardan değil değil bu. Kılı kırk yararak hazırlanmış bir kurgu bekliyor sizi.
Evet ilk kitap biraz kalın. Evet ilk kitap pahalı. Evet çoğu kişi bu kitabı alırken bitiremem diye korkuyor.
Ama kitaba bir defa başladıktan sonra;
Evet keşke daha uzun olsaydı keşke bitmeydi diyorsunuz. Evet 5-6 tane 200 sayfalık kitaptan daha ucuza geliyor toplamda diyorsunuz. Evet bir defa başlayınca elinizden bırakamıyorsunuz.
Son olarak burada kitabı öneririm demek çok basit geliyor bana. En fazla endişelerinizi bırakmanızı önerebilirim. Pişman olmayacağınızı taahhüt edebilirim. Son zamanlarda gerçekten güzel bir kurgu okuyabileceğinizi temin edebilirim. 2. kitaba anında başlamak isteyeceğiniz sözünü verebilirim( 2. kitap daha güzel bu arada ). Okuduğunuz için teşekkürler ederim herkese iyi okumalar diliyorum
0 yorum:
Yorum Gönder